Beynini Omuzlarında Taşımayı Bırak!

 

Beynini Omuzlarında Taşımayı Bırak!

Beynini Omuzlarında Taşımayı Bırak!

Dila Aysu GKL Mezunu

Herkesin evde verimli çalışmak, vaktimizi etkili kullanmak, evdeyken alınacak eğitimler, yapılması gerekenler üzerine bir takım şeyler söylediği, tavsiyeler ürettiği bir süreçten geçiyoruz. İçinde bulunduğumuz bu pandemi sürecinde fiziki olarak katılamadığımız etkinliklere dijital ortamda dahil olmaya çalışıyoruz. Peki bu süreci efektif geçirmek zorunda mıyız?

COVID-19 şüphesiz ki hepimizi etkisi altına aldı. Belki de çok uzun zamandır bütün dünyanın aynı şeyi konuştuğunu göremiyorduk oysa şimdi evrensel bir sorunumuz var. Evet hiç de küçümsenecek bir süreç değil ancak bence bu süreçte virüsün üzerimizde oluşturduğu baskı kadar kendi üzerimizde oluşturduğumuz baskı da bizi yıpratıyor. Sizlere uzun zamandır yapamadığım ama bu süreçte nihayet yapma fırsatı yakaladığım bir şeyden bahsedeceğim, beynimi susturmak…

Psikologlar, eğitimciler, kişisel gelişim uzmanları bu süreci verimli geçirmekle alakalı yazı dizileri sıralayadursun ben sıradan ve yorgun bir insan olarak bunları yapmamayı tercih edip köşeme çekildim. Yaklaşık 2 yıldır gelecek kaygısıyla kendimi yiyip bitiriyorum. Bir elim sürekli kariyer sitelerinde başvurular yapıyor, diğer elim yan sekmelerde eğitim içerikleri, sertifikalar yönetiyor ve beynim her pazarcının ayrı bir telden bağırdığı pazar yeri gibi susmak bilmiyordu. Bu süreçte bir de virüs sebebiyle yurt dışındaki eğitimimi yarım bırakıp dönerken kendime yaptığım psikolojik baskıya bir yenisini daha ekliyorum diye düşünürken öyle olmadı. Evime ve aileme kavuştuğum ilk gün aileme sarılamadan uzaktan bakarken ”Şimdi ne olacak” dedim. Benim kendimle verdiğim savaşın yakın tanığı babam “Şimdi bir dur ve bu süreci atlatana kadar bir şey düşünme” dedi. Yapabileceğimden hiç umudum yoktu ama günler geçiyor ve ben gerçekten ne kariyer kaygılarıma dair bir şeyler düşünüyor ne bu boş geçen günlerde ne eğitimlerine kaydolsam acaba diye kendimi yiyip bitiyordum. Normalde sanki eksik kalan bir sertifikam yüzünden her şey ters gidiyormuş ve onu tamamlayınca “Hıh işte bu,oldu artık” diyecekmişim gibi bir hırsla ordan oraya savrulurken uzun zamandır ilk defa hiçbir şey düşünmüyor ve kaygı duymuyordum. Elbette virüsü düşünüyor, gidişat için endişeleniyordum ama bu şu durumda en doğal şeydi. İş başvuruları da yapmıyordum, nasılsa kimsenin iş başvurusu görecek hali de kalmamıştı. Normalde böylesi durumlarda sonrasını düşünmeden edemem, bu kriz bitince ekonomik anlamda her şey daha zor olacak diye arada bir aklımdan geçiriyordum ama gerçekten bir endişe duymuyordum bununla ilgilİ. Kendime hayretler ederek aynaya gülümsüyorum şimdi. Sadece kendimi iyi hissedeceğim şeylere vererek uzun zamandır okuyamadığım kitaplarımı okuyorum, çok duyduğum ama onun yerine kendimi geliştirecek bir takım şeyler tercih ettiğim dizileri izliyorum, spor yapıyorum, uzun zamandır ilk defa bütün aile işsiz güçsüz bir arada toplanabildik ve saatlerce televizyon izleyebiliyoruz; bunun tadını çıkarıyorum ve mutluyum.

Bu dönemde evden çalışmasını sürdürmek zorunda olanlar var. onlar elbette devam etmek durumunda, akademik kariyer sürecinde olanlar ve tezlerini, makalelerini yetiştirmek zorunda olanlara da kolaylıklar diliyorum. Ama benim gibi arafta bir yerde bir süredir hayatınızın yoluna girmesini bekliyorsanız ve bu süreçte yapabileceğiniz, değiştireceğiniz hiçbir şey yoksa biraz durun. Zihninizdeki sesleri susturun. Bir ay, iki ay hiçbir şey yapmadan durmak bence kimseye bir şey kaybettirmez ama size mental anlamda iyi bir geri dönüş sağlayacak diye düşünüyorum. Ben kendi adıma evden çıkmadığım bu 27. Günde kaygılarım adına daha mutlu ve rahat bir yerde durduğumu görebiliyorum. Bu süreci belki de ailemle bu kadar uzun geçirebileceğim son fırsatımdır diye düşünerek değerlendirmeye çalışıyorum mesela.

Beynininizi omuzlarınızda taşımayı bir süre bırakabilirsiniz. Kendi kaygılı sürecimi şu anda böyle yönetmeye çalışan biri olarak ufak bir tavsiye :)

Benzer Gönderiler...

Kendinden Asla Vazeçme

Kadınlara yönelik önyargı, baskı kurma çabası ne yazık ki hız kesmeden devam ediyorken biz kadınlar güçlü ve dimdik durmalıyız. Bazen umutsuzluğa düşsem de kendimden vazgeçmediğim hikayemin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz güçlü kadınlar olarak hiç vazgeçmemeli, hep gücümüzün farkında olarak kendimize inanmalıyız. Elbet bir gün güzellikler ve hak ettiğimiz bizi bulacak. Sıkıntılar hep var, hep var olacak. Ancak unutmayın ki yalnız değilsiniz ve kendinize inanmaktan asla vazeçmeyin.