“Anaerkil” Topluma Hazır mıyız?
Aybüke Holat Kadın Girişimci, GKL'16
Dünya genelinde karar alıcı merciler ve siyasetteki erkek çoğunluğu, günlük yaşamda olduğu gibi, toplumun yasal çözümlerinde de cinsiyetler arasındaki eşitsizliği ortadan kaldırmada yetersiz kaldığı için bugün karşı karşıya kaldığımız üzücü olayları hepimiz maalesef görüyoruz.
İstanbul Sözleşmesi ve çeşitli yaptırımların gündeme geldiği bu dönemde, uzun vadede kalıcı çözümün, kadının karar alıcı merci olan devlet yönetiminde ve toplumu etkileyen olayların değişiminde rol oynayan siyasal alanda tam anlamıyla var olmasından geleceğine inanıyorum. Aile içindeki kadın – erkek eşitliğinin devlet yönetimiyle etkileşimi, kadının vizyon ve liderliğinin siyasal alana yansımasının iyileştirilmesiyle toplumun takip ettiği, örnek aldığı üslup ve dilden, yaptırımların iyileştirilmesine kadar pek çok konuda sosyolojik anlamda olumlu bir değişim gerçekleşecektir.
Bugün kadınlar iş dünyasını etkiliyor; pek çok şirket, çoğulculuk ya da kadın insiyatifiyle, özel ve iş hayatındaki dengeyi sağlayabilmeleri adına esnek çalışma saatleriyle, aile yapısını koruyarak çocuk büyütmeye elverişli programlarla kadınların iş hayatındaki konumunu güçlendirmeye çalışarak kadınların iş dünyasındaki imajının büyük ölçüde artmasına katkı sağlıyor.
Her birimiz kendi ekmeğimizi kazanmamız lazım düşüncesiyle ekonomik olarak ayakta durmaya çalışıyor; hayatımızdaki dengeyi kurarak kazandığımız ekmeği aynı zamanda akşam gelip evde ailemize pişiriyoruz. Böylesine eşit gözüken bir düzende, toplumun bütününü etkileyecek karar alıcı mercilerdeki eksikliğimiz sebebiyle bir taraftan da her gün korkunç, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı olaylarla karşı karşıya kalıyoruz…
Gerçek anlamıyla eşit bir toplum kurmak için hepimizin; siyasal, ekonomik ve kültürel iktidara gereksinimi var. Ancak düzeni değiştirebilmek amacıyla iktidarı paylaşabilmek için iktidar kavramında da kadın bakış açısının var olması gerek. Toplumun her alanında var olan ve olmaya devam edecek olan kadının; toplumla ilgili karar alınacak her kademe yönetim mercisinde de aynı şekilde olması gerekiyor. Kadınların yüksek sayıda siyasal katılımı, karar alıcı ve değiştirici mercilerde olması, toplumsal cinsiyet eşitsizliğindeki değişim ve taleplerin karşılık bulması açısından çok kıymetli. Toplumsal eşitliğin sağlanmasında başarının süreklilik kazanması ve hatta bir başarı gibi değerlendirilmeyip sıradanmışçasına benimsenmesi ve dolayısıyla uzun vadede çözümün sağlanması, cinsiyete değil insana dair niteliklerin, başta siyaset olmak üzere tüm kurumlara egemen olması ile olanak kazanabilir; bu amaçla “ataerkil” değer ve normları hayatımızın her aşamasında sorgulamalıyız. Toplumsal eşitliğin gerçek anlamda sağlanması, adalet ve refaha yönelik düzendeki eksikliklerin giderilmesi için empati, güç ve insan odaklı “anaerkil” toplum için geleceğin kadın liderleri olarak toplumun düzenini değiştirecek karar mekanizmalarında da yer almaya hazır mıyız?