Karar Vermenin Dayanılmaz Hafifliği
Zeliha Aygüneş GKL 2016
En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir derler ya kesinlikle katılıyorum. Kararlarınızı öncelikle kendinize yüksek sesle itiraf etmekten çekinmeyin.
Bir önceki yazımda kafa karışlığı ve kararsızlık içinde üniversite mezuniyetinden sonra ne yapacağım soruyla olan savaşımdan bahsetmiştim. Şimdi ise bunun sonuçlarına ve aldığım kararların bana çizdiği yollara değinmek istiyorum.
Ben Metalurji ve Malzeme Mühendisliğinden mezun olmama rağmen bu alandan ayrılarak girişimcilik dünyasında giriş yapma kararı aldım. Tabi ki bu kararı almak, özellikle de kendime yüksek sesle asıl istediğimin bu olduğunu itiraf etmek çok kolay ve birden bire olmadı. Çünkü arka planda aklımda geçenler şu şekildeydi, dört yıl boyunda ben bu bölümü boşuna mı okudum? Bu kadar tecrübesizken girişmcilik ekosisteminde nasıl yer edinebilirim? Dünyayı değiştirecek bir fikrim de yok nereden nasıl başlamalıyım? Bu kez tüm bunları kulak arkası edip ileri bakmaya ve ilk adımı atmaya kararlıydım. İyi ki de öyle yapmışım. Şimdi geriye dönüp şunu söyleyebilirim ki en sağlam başlangıç noktası ne yapmış olursan ol ne yapmak istediğine karar vermek. Zaten sen kararını verdikten sonra etrafındakileri ikna etmek de gideceğin yolu netleştirmek de kolay. İnanıyorum ki kendinden eminsen karşına çıkacak fırsatlar hayallerinin ötesinde olacaktır. En azınan benim içim öyle noldu. Senin için neden olmaısın? Peki gerçekten noldu da ben bunları rahatça hiç bir zorlukla karşılaşmamış gibi söyleyebiliyorum? Neydi bana iyi ki dedirten karar/kararlar?
Karar verdikten sonra ona inanmak ve sabırlı olmak da bir o kadar önemli. Kararların ardından olacaklar için zaman tanımak şart. Benim için karar aldıktan sonra ikinci aşama kendime zaman tanımak oldu. Sonuçta çok fazla tecrübemin olmadığı yeni bir alana yöneliyorudum ve işlerin yoluna girmesi zaman alabilirdi. Yaklaşık 6 ay süren iş arama sürecim boyunca umutsuzluğa kapıldığım her an kendime şunu hatırlattım ‘’ Sabret, elinden geleni yap ve bekle. Her şeyin bir zamanı var.’’ Ve sonunda uğraşlarıma değmiş, olmak istedim yere biraz daha yaklaşmıştım. Girişimcilerle yakından çalışan kendi ekibi de genç ve girişimci inasanlardan oluşan bir start-up’ta işe başlamıştım. Şeçtiğim bu yolda öğreniyor, kendi yetkinlik ve eksiklileri mi keşfediyordum. Fakat bir süre sonra yaptıklarım asıl yapmak istediklerimden ayrı düşmeye vaşladığı hissine kapılarak ilk heyecanımı kaybetmeye başladım. Bu durum beni yine bir karar verme noktasına sürüklüyordu. Ya olduğum yerde ortalama bir şekide devam edecek ya da yeni maceralara yelken açacaktım. Sanırım edindiğim tecrübelerin etkisi ve yaptığım analizlerin yardımıyla bu kez karar almam daha kısa ve sancısız olmuştu. Sonunda kimine göre çok cesur, kimine göre çılgın benim için ise inanılmaz heyecan verici bir kararla istifa edip Çin’e yüksek lisansa gitmeye karar verdim. Zaman o kadar çabuk geçiyor ki sizinle bunları Çin’deki ilk yılımı tamamlamış olarak anlatıyorum. Çin macerasının bana neler getirdiğini ve nasıl başardığımı sonraki yazılarımda detaylıca paylaşacağım.
Vereceğiniz kararların size getireceklerinden korkmamanız dileğiyle.
Görüşmek üzere,
Zeliha