Kendinin Ne Kadar Farkındasın?

Karşımıza daha önce çıkmamış olan her olguyu merak duygusuyla araştırıp öğrenme yoluna gideriz. Bu öğrenme duygusuyla gelişimimize fayda sağlarız. Peki ya karamsarlığa düştüğümüz zamanlarda o şeyin üzerine gitmek mi yoksa kabullenip vazgeçmek mi gerekir?

Her birimiz çok güçlü bir yapıya sahibiz. Aslında karamsarlığa düşünce bunun her daim bilincinde olmamız gerekir. Çünkü hayat hiçbir şekilde güzellikleri altın tepside önümüze sunmaz. O güzelliklere erişmek için çaba harcamamız gerekir. Önümüzde gerçekleşen başarılara imrenerek bakarız değil mi? Nasıl da başardı, ama ben yapamıyorum duygusuna kapılırız. Arka yüzünü bilmiyoruz ki ama başarı gelene kadar kaç defa düştü, hangi engellerle karşılaştı, pes etme derecesine kaç defa geldi. Ama içindeki güce inanarak yılmadı ve çok uzun zaman geçse de sonunda istediğine ulaştı.

Bunu ortaya çıkarabilmek için izlediğim bir konuşmadan yola çıkmak istiyorum. Konuşmada şöyle ifade ediyordu: arkadaşınızla bir yere oturmaya gittiniz ve arkadaşınız lavaboya gittiğinde siz etrafa bakmaktansa telefonla oynamayı tercih edersiniz. Nerdeyse herkes böyle yapar. Oysaki burada atlanılan konu işte biz kendimize düşünmek için açılan zaman yerine zihnimizi başka şeylerle doldurmayı yeğliyoruz. Oysa fikirlerimizin, düşüncelerimizin şekilleneceği zamanları kendimize yaratmamız gerekir. Böylece kendimizin farkına varabiliriz. Düşüncelerimizin aslında ne kadar derin olduğunu, ortaya çıkması gereken fikrin beklenmedik anda bir anda gelebileceğini görürüz.

Bana kalırsa ihtiyacımız olan bu zorluklara dayanma gücüne de sahip olmamız gerek. Başarısızlıkların çoğu bu dayanma gücüne sahip olmamaktan ötürü gerçekleşiyor. Sonuca hemen ulaşmak istediğimiz için katlanamıyoruz aslında. Oysa üzerinde durmamız gereken bu konuyu şu sözle ifade etmek istiyorum. Başarı merdivenlerini kimse eli cebinde çıkmamıştır. Bunun örneğini bir arkadaşımın konuşmasında gözlemleme şansı buldum. Yazılımla uğraşmaya başladığı ilk zamanlarda bir koda yaklaşık bir buçuk ayını harcadığını söylemişti ve ek olarak şimdi o kod beş dakikamı almaz şeklinde ifade etmişti. Yapılmaz diye bir kavram hayatımızda yer edinmemeli. Biz istedikten sonra ve bunun için gereken çabayı sarf etmeyle elde edilemeyecek başarı yoktur.

Bu yüzden yapabileceklerimizin ve en önemlisi kendimizin farkında olduktan sonra ihtiyacımız olan bir adım atmaktır. Unutmayalım ki “Binlerce kilometrelik bir yolculuk atılacak tek bir adımla başlar.”

İnancınızın hep yanınızda olması dileğiyle.