BİR DİLE YAKLAŞMA SANATI
Yaren Börta GKL Blog Yazarı
Dil, bir insan barındırıyor. Böyle düşününce keşfedilmemiş bir sürü insanın bizim hayatımızdan farklı hayatı, yaşam tarzı olduğunu bilmek içimdeki öğrenme isteğini daha da arttırıyor. Önemli olan dili bilmek değil, onu nasıl kullandığındır.
Çin Atasözü der ki; “Bir dil öğrenmek, dünyaya açılan bir pencere daha demektir. “ Ya da, Çek Atasözü der ki; “Yeni bir dil öğren, yeni bir ruh edin. “ alıntılarıyla başlamak istiyorum. Siz değerli okuyuculara kendi dil öğrenme serüvenimi paylaşarak bu yolda kendini geliştirmek isteyenler için fikir olmasını umuyorum.
Ben de birçok kişi gibi devlet okulunda,4.sınıfta, İngilizce ile tanıştım. Nefret etmiştim. Böyle bir dili öğrenmemizin saçma olduğunu düşünmüştüm ki bundan dolayı da ingilizce ile yıldızlarımız barışmamıştı. Hele ki yazıldığı gibi okunmaması daha da işimi zorlaştırıyordu. İngilizce dersini geçsem yeter, öğrenmesem de olur gibi bir düşünceye sahip olmuştum artık. Çünkü bu dili anlayıp konuşabileceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu. Fakat bir gün YouTube’da gezinirken, o zamanlar Hannah Montana dizisinin çok kısa bir bölümüne denk geldim ve merak edip açtım. Türkçe konuşmadığı kesindi ve Hannah’ın konuşmasından bir kelime bile anlayamıyordum. O an fark ettim ki dünya çok küçük gözüküp ama bir o kadar büyük şeylere ev sahipliği ediyordu. İnsanlar gibi. Birkaç yabancı video daha izlemeye başladım ve onların konuştuğu dilde onları anlamak istediğimi fark ettim. Düşüncem size çok saçma gelebilir ama kendimi onların yerine koymaya çalışıyordum. Onların düşünce yapısı, kültürleri, mizah yapıları vs. O an itibariyle sanki biri bana bir sihirli değnekle dokunmuş gibi ingilizceye daha doğrusu yabancı dillere, yabancı dil konuşan insanlara karşı bir sempati, ilgi duymaya başladım. Öncelikle size şiddetle tavsiye etmek istediğim şey, düşünce tarzınızı değiştirin. Durumu daha geniş bir yelpazeden değerlendirin. Demek istediğim şuydu; İngilizce değil de okulda bize Fransızca ya da İtalyanca öğretilseydi o dillere de ders gözüyle bakıp öğrenemeyecektik. Yabancı dillere, matematik ya da kimya dersi gibi ders adı altında bakmıyorum. Dil, bir insan barındırıyor. Böyle düşününce keşfedilmemiş bir sürü insanın bizim hayatımızdan farklı hayatı, yaşam tarzı olduğunu bilmek içimdeki öğrenme isteğini daha da arttırıyor. Bu kadar konuşmamdan sonra sizlere İngilizce öğrenmek için izlediğim yöntemlerden ve uygulamalardan bahsetmek istiyorum. Bahsedeceğim yöntemlerin bir kısmı sizin bildiğiniz yöntemler olsa da onların öğrenme konusunda ne derece önemli olduğunu biliyorsunuz demektir. :)
Öncelikle, evde ya da dışarda, kendimle baş başa kaldığım zamanlarda, o an düşündüğüm şeyleri ingilizce düşünmeye çalışıyorum. Anlamını bilmediğim bir kelime olunca ya hemen internetten o kelimenin çevirisine bakıyorum ya da o an o kelimeyi türkçe söyleyip daha sonra anlamına bakmaya çalışıyorum.
Müzik dinlemek hatta dinlemekle kalmayıp sevdiğiniz müziği ezberlemek. Hem kelime kelime değil de cümle şeklinde ezberlemiş, öğrenmiş olursunuz, hem telaffuzunuz iyileşir hem de anlama kabiliyetiniz güçlenir.
Üniversite 2. Sınıftayken ERASMUS+ programına dâhil olarak bir dönem boyunca eğitimime Polonya’da devam etmiştim. Bu benim için büyük bir avantajdı fakat dezavantajları da vardı. Farklı ülkelerden öğrenciler ile aynı ortamda bulunup ortak dilde konuşarak kendinizi çok daha iyi ifade edebiliyorsunuz fakat Polonya’nın resmi dili Lehçeydi ve halkı genelde İngilizce konuşma taraftarı değillerdi ya da bilmiyorlardı. Bu yüzden orada diğer ülkelerden gelen insanlarla birlikte olmadığım vakit çok fazla ingilizce konuşamamıştım. Ama bir diğer artısı da orada kaldığım süre zarfında onların dilinde temel cümleler kurabiliyordum ve kültürlerini çok yakından görme fırsatı bulmuştum. Bu yüzden ERASMUS+ programına dâhil olurken gideceğiniz ülkenin dilinizi ne derece geliştireceğine öncelik vererek belirlemelisiniz. Size kullandığım uygulamalardan biraz da bahsetmek isterim.
- SLOWLY UYGULMASI
Bu uygulama geleneksel mektuplaşmayı taklit eder. İnternet üzeri mektup arkadaşı edinmenizi sağlıyor. Gönderdiğiniz mektuplar bulunduğunuz konumdan gönderdiğiniz insana olan uzaklığınızla doğru orantılı bir sürede teslim ediliyor. Örneğin Amerika’dan bir mektup arkadaşı edindiyseniz onun mektubu 25 saat sonra elinize ulaşacaktır. Bu uygulama dünyanın her yerinde bulunan insanlar ile ortak ilgi alanlarınızı, hobilerinizi bir araya getirip aynı dili konuşma üzerine oluşturulmuş bir uygulamadır. Böylece size öğrenmek istediğiniz dilden gelen mektupta kelimeleri nasıl kullandıklarını ve cümleleri nasıl kurduklarını daha iyi görmüş olacaksınız. Hem anlamanız kolaylaşmış olacak hem de siz de o dilde mektup yazarak yazmanızı geliştirmiş olacaksınız.
- FONDİ UYGULAMASI
Bu uygulamayı İngilizce konuşmak için indirmiştim. Size 15 dakikalık ücretsiz plaza bileti veriyor ve her ülkeden insanların bulunduğu bir grubun içine dâhil olup 15 dakikalık bir konuşma gerçekleştiriyorsunuz. Bu uygulama sayesinde günlük konuşmanızı ve karşınızdaki insanı daha iyi anlayabilmek için dinlemenizi geliştirecektir.
- QUIZLET UYGULAMASI
Quizlet, çevrimiçi bir “flashcard” uygulamasıdır. Sadece öğretmek için değil bireysel öğrenme için de kullanılabilir oluşudur. Hazır çalışma setlerinden kullanabilir veya kendiniz bir set oluşturabilirsiniz. Çalışma setlerindeki kartlar ve oyunlarla öğrenmeyi daha kalıcı hale getirebilirsiniz.
Yukarıda kendi dil öğrenme deneyimimi siz değerli okuyucularımla paylaştım. Her bireyin öğrenme şekli, öğrenme sürecinde kullandığı yöntemler birbirinden farklı olabiliyor. Fakat yeni bir dil değil de yeni bir insan tanımaya çalışıyormuş gibi o dili benimsemeyin, arkadaş olun böylece zorunluluk ya da aşılamayacak kadar büyük bir yükmüş gibi gelmemiş olur. :))