Kendinden Asla Vazeçme
Seyda Ay GKL Blog Yazarı
Kadınlara yönelik önyargı, baskı kurma çabası ne yazık ki hız kesmeden devam ediyorken biz kadınlar güçlü ve dimdik durmalıyız. Bazen umutsuzluğa düşsem de kendimden vazgeçmediğim hikayemin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz güçlü kadınlar olarak hiç vazgeçmemeli, hep gücümüzün farkında olarak kendimize inanmalıyız. Elbet bir gün güzellikler ve hak ettiğimiz bizi bulacak. Sıkıntılar hep var, hep var olacak. Ancak unutmayın ki yalnız değilsiniz ve kendinize inanmaktan asla vazeçmeyin.
Kadınlara yönelik önyargı, baskı kurma çabası ne yazık ki hız kesmeden devam ediyor. Tüm bunlara rağmen biz kadınlar özellikle yolun başındaki genç kadınlar olarak dimdik ve güçlü durmalıyız. Bu minvalde sizlerle hikayemin bir kısmını paylaşmak istiyorum.
Ben eczacıyım, aynı zamanda kendini geliştirmek adına tek başına İstanbul gibi bir şehirde hayata atılmış doktora öğrencisiyim. İlaç teknolojileri alanında ilerlemek için çabalarken erkek egemen çalışma ortamlarında bulundum. Profesyonel olarak etkinlik uzmanlığı yaparken orta yaşlı erkeklerin yönetimindeki bir sağlık örgütünde tek kadın, tek genç kadın olarak var olmaya çalıştım. Böyle okunduğu gibi kolay olmuyor elbette. Engellerle her karşılaştığında sanki sadece senin başına geliyormuş, hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor ya, korkma. Geçecek, güzel yarınlar senin için de gelecek. Hak ettiğin ücreti alamadan gece gündüz, çoğu zaman 7-8 kişilik çalıştığın, gönüllülük kavramı üzerinden sömürüldüğün de olacak ancak günün sonunda kazandığın tecrübeler, kurduğun networkler ve kendine olan inancın yanına kâr kalacak, emin olabilirsin.
Bahsettiğim işimden ayrılmaya ve doktora eğitimime ağırlık vermeye karar verdiğimde başıma neler neler geldi, hemen anlatmaya devam ediyorum. İşimin son günü bürokrasi, ilaç sektörü, akademinin dahil olduğu büyük bilimsel bir organizasyonun sorumlusuydum. Organizasyon sonrası kendime daha makul bir iş bulmak ya da üniversitede sürecimi devam ettirmek niyetindeydim. Program sonrası Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca, Türkiye’deki ilk covid19 vakasını açıkladı ve pandemi patladı. Hem müthiş bir belirsizlik hem de hastalık riskiyle karşı karşıyaydım. Üstelik astım riski oldukça yüksek ve inanılmaz alerjik bünyeye sahip biriydim. 7-8 aylık işsizlik sonrası hastane eczacılığı yapmaya başladım. Hem günlük 10 saat çalışıyor sadece 20 dk yemek molası yapabiliyor hem de hak ettiğim ücreti alamıyordum. Estetik odaklı çalıştığım özel hastane pandemi hastanesine döndüğünde dedim ki artık burda kalmamalıyım. İşi bıraktım ve 4-5 aylık işsizlik sürecim tekrar başladı, gelsin bunalımlar gitsin depresyonlar. Defalarca kamu eczacılığına başvurdum, atanamadım. Üstelik kamu eczacılığı herhangi bir sınava ya da puana dayalı gerçekleşmiyor, kura usulü, şanslıysan atanıyorsun işte, neyse. Günlerce Üsküdar sahilde tek başıma ağlarken yürüdüm, yürürken ağladım. Hayallerimden vazgeçmek istemiyordum, İstanbul’dan memleketime yenildim, başaramadım diyerek dönmek fikri çok canımı yakıyordu.
Yine de kendimi geliştirmeye çalışmaktan hiç vazgeçmedim. Hep okudum, hep ümit ettim. Bir gün Linkedin’de gezerken bir iş ilanına rast geldim ve CV’m çok dolu olduğu için işe alınmıyordum nerdeyse. Bir sosyal medya platformunda tanıştığım bir arkadaşımın referans olmasıyla depoculuk hikayem başladı. Şimdilerde yaklaşık 1 senedir büyük bir ecza deposunun mesul müdürüyüm. Hem de tüm çalışanlarının erkek olduğu bir deponun kadın müdürüyüm. Hem hak ettiğim maaşı alıyor hem de layık olduğum saygınlığı görüyorum. Diyeceğim o ki biz güçlü kadınlar olarak hiç vazgeçmemeli, hep gücümüzün farkında olarak kendimize inanmalıyız. Elbet bir gün güzellikler ve hak ettiğimiz bizi bulacak. Sıkıntılar hep var, hep var olacak. Ancak unutmayın ki yalnız değilsiniz ve kendinize inanmaktan asla vazeçmeyin.
Sevgiyle kalın.
Seyda AY.